AZ LAF, ÇOK İŞ

Polimer kil ağırlıklı, pek çok şeyin resimlenmiş yapım aşamalarını bulabileceğiniz bir blog olmasına çalışıyorum.
Internet kullanmasını bilene, açık bir okul. Pek çok hobim var ve ben bu konuda oradan çok yararlanıyorum.
Bu blog aslında biraz da borç ödemek için. Ben epey yol aldım, şimdi yeni başlayanlara da ben faydalı olayım istedim. Deneyimli arkadaşlar da blogumu severlerse, onlarla da fikir alış-verişinde bulunmak, kadayıfın kaymağı olacak :)

5 Temmuz 2011 Salı

İKİ ADET MICKEY MOUSE HATIRASI

Walt Disney'le büyüdüm. Annem beni kitaplarına dergilerine abone yapmıştı. Daha okuma yazma bilmediğim dönemlerde bile, her hafta gelen dergileri nasıl da heyecanla beklerdim. Ömrümde ilk defa sanırım 5 - 6 yaşlarında bir lağım faresi görmüştüm. Uğradığım hayal kırıklığını bugün bile çok net hatırlıyorum. Çünki fareler gerçekten miki idi benim için. Şeker suratlı, gülen yaratıklardı. Bir kediyi korkutup kaçıran o koca lağım faresi ne kadar da çirkin görünmüştü gözüme. Galiba bu olay (olay diyorum, çünki benim yaşamımda çok önemli bir yeri var) hayal dünyası ile gerçekler arasındaki cam duvara ilk çarpışım oldu. Hangi tarafta yaşayacağıma karar veremeyip araya bir kapı yapmışım, çook sonra farkettim bunu. İyi ki de öyle yapmışım. O kapıyı hâlâ sık sık kullanıyorum. İllustrasyon çizim yapmak istediğimde hemen geçiveriyorum öbür tarafa. Neyse fazla laf âşık usandırır.
Sevgili dostum Kurtuluş'un (O şimdi taaa Avustralya'da) Akmerkez'de oyuncak mağazası vardı. Vitrinine bir yılbaşı dekoru yapmıştım. Resmin tarihi Aralık 1997.
Noel baba kılığında bir miki lazımdı. Aradık bulamadık. O zaman böyle elinin altında internet, her aradığını, hatta aramadığını bul, nerdeee?
Oturdum eskizini çizdim. Ama önemli bir sorun var. Disney, karakterleri konusunda son derece hassas ve de kıskanç. Lisanssız ürün, dekor bile olsa fena dert açar başımıza. O zamanlar Disney Türkiye ofisi Kore Şehitleri caddesindeydi. Aldık resmi yanımıza. Çaldık kapılarını. Biz bu resmi vitrinde kullanacağız izin verir misiniz diye. Uzun sohbetler ve iltifatlardan sonra izin verdiler. Ne kadar sevinmiş, gururlanmıştım. Öyle ya, Disney benim çocukluğumun mabedi.
İzolasyon köpüğünden bu koca mikiyi yaptım. Boyadım, pulladım. Bu süreç 3-4 gün ve yerlerde sürünerek geçmişti. Acılı ama muazzam zevkli idi.


Sonra bir gün yılbaşı kalabalığı içinde 2-3 kişi geldi ve vitrindeki mikiyi nerede yaptırdığımızı sordu. Şaşırdım. Sanırım biraz da tedirgin oldum nedense. İzin alarak yaptığımı hatırlayıp rahatladım. Benim yaptığımı öğrenince çok şaşırdılar. Önce inanmadılar, sanırım tipimi çizime uygun bulmadılar :) Sonra bir tv programı için büyük ve postacı kıyafetli bir mikiye ihtiyaçları olduğunu söylediler. Meğerse daha önce birkaç kişiye çizim yaptırmışlar. Disneyden onay alamamışlar. (O resimleri bana da gösterdiler, ukalalık olmasın ama ben de olsam onay vermezdim)
Biraz konuşunca öğrendim ki "bir tv" dedikleri ATV. Program da, cumartesi sabahları saat 9.00 da yayınlanan, Disney Club isimli bir çocuk programı. Allahım ne kadar mutlu olmuştum. Yapacağım mikiyi, çocuklardan programa gelen mektupları okuyacakları bölümde kullanacaklardı ve zarfları mikiden alacaklardı.
Heyecandan, uzun süre kağıdın başında, ellerimin titremesinin geçmesini beklediğimi hatırlıyorum. Eskizi teslim ettim. Söylediklerine göre resmi Amerika Disney'e gönderip onay almışlar. Hâlâ bu onuru düşünüp mutlu oluyorum.
O tarihlerde çocuk olup, o programı, şimdi de bu blogu izleyip, hatırlayan çıkarsa şak diye düşüp bayılırım. :) Bu kadar ego arsızlığı da fazla ama di mi? :))))
Hiç bir kuvvet beni hele hafta sonu sabah 10.00 - 11.00 den önce yataktan kaldıramaz. Bir kaç defa saat kurup kalktım, programı seyretim. :) Bir saatlik programın içinde belki de 10 dakika yer alan bu bölümde, çocuklardan gelen mektupları o kocaman zarfın üzerine iğneliyorlardı. Ben de ağzım kulaklarımda mikime bakıyordum.
Anlatınca çok komik oluyor. Ama ben de böyle biriyim işte.




5 yorum:

  1. Gene bayıldım gene ağzım açık kaldı, lady gaga gibi uzaydan falan geldiğinizi düşünüyorum şu anda :))))

    YanıtlaSil
  2. Ne kadar güzel bir anı. Sonra bu yolda ilerleyeceğiniz birşeyler olmadı mı?
    Benim oğlum da reklamcıdır. Ankamall'un içini dizayn ettiklerinde çarşının ortasında ağzım kulaklarımda gezerken '' bunları benim oğlum tasarladıııı...'' diye avaz avaz bağırasım gelmişti.
    Sizin postacı Miki'yi de muhakkak hatırlayanlar çıkacaktır. Face'de görünsün hele bir:)))

    YanıtlaSil
  3. Müthiş... Devamı gelsin inşallah...

    YanıtlaSil
  4. Bir an sen oldum. Mikiyi çizdim. Onay aldım... Sonra vitrine koydum... Sonra ... Heyecandan ellerim titremeye başladı. İşte yazdıklarını okurken hissettiklerim. Miki fare benim de çocuk rüyalarımı süslerdi. Belki de o yüzden senin heyecanını birebir yaşadım. Daha sonra hiç bir çizgi karakteri bu denli sevemedim.

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz. Bir merhaba demeden gitmezsiniz değil mi?