AZ LAF, ÇOK İŞ

Polimer kil ağırlıklı, pek çok şeyin resimlenmiş yapım aşamalarını bulabileceğiniz bir blog olmasına çalışıyorum.
Internet kullanmasını bilene, açık bir okul. Pek çok hobim var ve ben bu konuda oradan çok yararlanıyorum.
Bu blog aslında biraz da borç ödemek için. Ben epey yol aldım, şimdi yeni başlayanlara da ben faydalı olayım istedim. Deneyimli arkadaşlar da blogumu severlerse, onlarla da fikir alış-verişinde bulunmak, kadayıfın kaymağı olacak :)

28 Kasım 2011 Pazartesi

İKİ ÖNEMLİ HABER :))

Günlerdir bloguma uğramadım. Örümcek tutacak. Ama nasıl hareketli günler geçirdim bilemezsiniz.
Önce, Nilüfer'le Taner geldi Kuşadası'ndan. Nilüfer'i bilirsiniz, hani bitmemiş işlerimi görünce bana fırça atan, kulağımdan tutup bitirten bin yıllık arkadaşım. Yine aynı şeyi yaptı. Bu sefer daha da agresifti :) Hafta içi birlikte Tahtakale - Eminönü seferine çıktık. Ben kendimi kaybettim tabii. Saatlerce dolaştık. Ve hava nasıl soğuktu anlatamam. Bir de Dolmabahçe'nin önünde, trafiğe (takılmış diyeceğim az gelecek) saplanmış kocaları 15 - 20 dakika kadar bekleyince şifayı kapmışım. Ev halkı beni bir güzel şımarttı. Ben de jöle kıvamında yattım.
O arada kardeşciğimin yuvalandırmaya çalıştığı 4 yavru kedi ile ilgili sağlam bir trafik içine daldım. Ve harika haber... 3 tanesine yuva bulduk. Sevgili Nedret'ciğimin yardımı, desteği büyüktü.

Burada 1. önemli habere geçiyorum. Sevgili Duru ile akraba oluyoruz :) Bebişlerden İnci artık O'nun bebeği oluyor.





Zülal Sedef ve Turunç 'u da yeni yuvalarına kavuşturmak üzere hafta sonu İstanbul'a getirecek.

Sıra Kınalı'da. Yeni resimlerini bekliyorum. O'nun için de bir atak yapacağım. Sizler de paylaşırsanız çok sevinirim. Çok akıllı ve kucak gülü bir kız. Kardeşimin tarifi çok hoşuma gitti. "Üzerine siyah tül giymiş sarman gibi" diyor :)






2. önemli habere gelelim :)))
Efendim, bizim Uyku, sevgili Ayşım Hanım'ın fıstık kedisi Aşkım'ın Petstar yarışmasına katıldığını duyunca pek özendi. "Ben de, ben de" diye başımın etini yedi. Çaresiz biz de iki resimle katıldık. Aslında insan ya da hayvan farketmez, güzellik yarışmalarına hiç de sıcak bakmam. Ama bu nedense pek eğlenceli geldi. Ödülü Petstar 2012 takviminde yer almak :)











Bu takvime girebilmesi için Uyku'nun oylarınıza ihtiyacı var. Her 24 saatte bir kez oy verebiliyorsunuz. Şu şekerliğe oy verilmez mi? Bilmem mesaj alındı mı? :D Adres burada:
http://apps.facebook.com/petstartakvimi/fotograflar/uyku

19 Kasım 2011 Cumartesi

FACEBOOK'DA BLOG YAZARLARI SAYFASI

Belki çoğunuz biliyorsunuz ama, ben yeni keşfettim. Facebook'da blog yazarları için bir sayfa var. Hem blogunuzun tanıtımı hem de yeni bloglarla tanışmak için. Hoşuma gitti. Burada.

17 Kasım 2011 Perşembe

BOL RESİMLİ BİR YAYIN

Bal yapmaz arı gibiyim. Devamlı bir şeyler yapıyorum, dönüp bakınca ortada birşey yok. Bitmiş işlere de gözüm o kadar alıştı ki, Etsy'ye bile giremiyorum, eşref saatim gelirse yükleyeceğim. Masamın üstü tımarhane gibi, laptop, çizim defteri, kalem kutuları, kil bıçakları, kürdanlar, su ve sıvı yağ kavanozcukları, havlu kağıt, ıslak mendil, kil kutuları, cetveller vs. vs. vs. vs. ve de düzensiz. Zaten pek büyük bir masa değil, bir bakıyorum ki bu karışıklığın içinde, avuç içi kadar yerde çalışıyorum. Tabii ikide bir bıçağım nerdeee, fırçam nereye gittiii diye ciyaklıyorum. Belki de bu yüzden verimsizim.

Baktım da blogu da boşlamışım, dişe dokunur bir şey yok. Bari yapmakta olduklarımı yazayım, epeydir uygulamalı bir şey de yayınlamamışım, biraz da ona dokunayım dedim.



Sarmaşık seriden bir şey yapayım diye planladım. Fakat bakıp bakıp şaşırıyorum, bu iki rengi nasıl bir araya getirdim diye. Mavi ile turuncu yakışır, turkuazla turuncu yakışır da, bu mavi ile bu yeşilimsi turkuazımsı rengi bir arada nasıl kullandım bilmiyorum. Gece renk karıştırmamalıydım. Odanın ışığını kapattım, masamdaki büyük büyütecin ışığını kullandım, o da sarı ışık bile olsa floresan, belki de o yüzden renkleri farklı gördüm. Neyse işte sonuçta şimdilik bu durumda. Bozsam emeğime acıyorum. Bakalım bir bitsin nasıl olacak.




Aslında bu turkuazımsı yeşilimsi desen bloku tek başına çok güzel oldu. Bir de başka bir model yapayım dedim. İkisi de yaptığım tek çizimden türedi. Yani aynı, ama çok farklı. Bu daha modern bir model olacak.









Geçenlerde resin döktüm, biraz arttı. O sırada aklıma bir tel-resin-varak karışımı bir kolye ucu yapmak geldi.  Resin donmadan telden bir çınar yaprağı yapayım dedim. Resin donmadan yapayım diye alelacale kıvırdım, sonunda bir baktım çınar yaprağı yerine, çınar ağacı oldu. Artık bu ebatla (yaklaşık 10x10 cm) ya pencereye, ya da yılbaşı çamına süs olur. Daha işi bitmedi tabii. Üstüne ve arkasına birer kat daha resin dökülecek, varakları çoğaltılacak. Sanırım düzgün kıvrılmış tellerle bir kaç tane daha yapacağım.




Efendim bir de boncuk yapımı hakkında küçük bir uygulama.
Kil cimriliğinde son nokta :) Şaka bir yana, gerçekten bu yöntemle yapacağınız boncuklar daha hem ekonomik, hem daha hafif oluyor. Üstelik pişme süresi daha kısa ve fırınlandıktan sonra bazen kürdanların yapışıp çıkmamakta inat etmesi gibi sorunlar da olmuyor. Daha önemlisi, özellikle desenli veya dokulu yapılan boncuklar delinirken çoğu zaman deforme oluyor. Amaaaa bu yöntemle, bu olumsuz duruma da son veriyoruz. :)))

Aluminyum folyodan sıkı bir top yapıyorum ve kalınca bir iğne ile deliyorum.













İğneyi çıkarıp, aynı deliği kürdanla genişletiyorum. Eğer misina kullanacaksanız iğne ile delmek yeterli, ben deri kordon kullandığım için genişletmek zorundayım.











Folyo topun üzerini istediğiniz yöntemle kaplayabilirsiniz.









Kaplanmış bocuğu kürdandan çıkarıp, avucumda hafifçe yuvarlayarak şekillendiriyorum.













Düzgün bir top haline gelen boncuk, tekrar kürdana takılıp pişmeye hazır hâle geliyor.












Bu yayının hazırlanmasına, bu gecelik usluluğu ve sevgi böcüklüğü ile katkıda bulunan sevgili efendim Uyku'ya teşekkürü borç bilirim. Borcumu da mantı burnunu öperek öderim :)

13 Kasım 2011 Pazar

YILDIZLAR

Aslında tek kat kordonla, boyunda yuvarlak dursun istemiştim, ama deri kordon yumuşak, yıldızları takınca V gibi durdu. Mecburen kordonunda atraksiyon yaptım. astım panoya, gelip gidip bakıyorum. Gözüm alışırsa böyle bırakırım, alışamazsam tele takarım, bakalım artık. Şimdilik böyle :)






11 Kasım 2011 Cuma

BU KUŞ DAHA ÇOK SU KALDIRIR :)

Hatırlarsınız, bu tavus kuşu arkadaş, duvar süsü yaparken beni pek bir zorlamıştı. Eh o zaman ben de yakasını kolay bırakmam, her yere sokuşturup, etinden, sütünden, gagasından, tüyünden fayda sağlar, bir nevi sömürürüm :) Benim intikamım da böyle abuk şeylerle oluyor, kimden neyin intikamını alıyorsam :)




EPEY ARA VERMİŞİM

Bu eski desen blokunun son parçaları ile de bu kolyeyi yaptım. Bundan sonra desen blokları yapıp kurumaya bırakacağım. Açarken üzerinde oluşan çatlaklar çok hoşuma gitti. Özellikle metalik killerde daha güzel duruyor.

Üzerine resin döktüm.Kenarlarına yapışkanlı bakır şerit geçtim. Deri kordon kullandım. Klips yerine deri kordondan düğüm işi top yaptım.

Sade görünüyor, kağıda çizdiğimde de bu fazla uğraştırmaz diye düşünmüştüm, ama nedense yapımı pek zor oldu. Bunun bir iki varyasyonunu daha yapayım diyorum, tecrübe edindim, herhalde daha kolay yaparım.






10 Kasım 2011 Perşembe

FISTIK SEVER MİSİNİZ? BUYRUN O HALDE.

Kardeşim Zülal Ankara'da. Biz ailece hayvan severiz, ama O hepimizden önde gider. Hem ruhlarından, hem dillerinden anlar. Alaylı veteriner gibidir. Sevgili kocası Deniz'de öyle. Onların hayvanları yaşlılıktan veda eder.
2 - 3 ay kadar önce üzüntülü günler geçirdi. Köpüşlerinden birisi 15 yaşındayken kansere yenik düştü. adı Gazoz'du. O arada Gudik (O'da köpüş) de önemli sağlık sorunları yaşamaya başladı. Neyse ki şimdi iyi. Şu anda 3 köpüşü, bir de Fincan (kedi kardeş)'ı var.
Bundan 3 ay kadar önce bahçelerine bir sarışın afet gelip gider olmuş. Önce duvar tepesinden, ağaç üstlerinden kendisini aşağıdaki 4 bacaklılara alıştırmış, arkadaş olmuş, sık sık bahçeye uğramaya başlamış.
Meğer amacı varmış. Akıllı, uyanık. Öyle bir yere kapak atıyor ki, hem özgür, hem beslenme sorunu kalmıyor, hem arkadaş ediniyor, hem de güvende. Ve de meğerse hamile. Düşünüyorum da, ne güzel bir dostluk kurulmuş hepsinin arasında ki, o kadar kalabalık olmasına rağmen, bebişlerini doğurmak için kendisine o bahçede bir yer ayarlamış. Neyse, 2 ay kadar önce, vakit tamam olmuş, 4 tane birbirinden güzel fıstık dünyaya gelmiş. Mutlu mesut yaşarlarken, bir gün, güzel anneciğe deli gibi hızla giden bir araba çarpmış, dönüp bakmadan cehennem olup gitmiş. Ve annecik de "gitmiş".
Şimdi bu 4 fıstık annesiz kaldı, kuru mama yiyorlar. Doğduklarından beri hiç sertlik ve kötülük görmedikleri için, çok neşeli ve iyi huylular. Hepsi birer sevgi böcüğü. Ama anneleriyle arkadaş olan Fincan şimdi onları çok kıskanıyor. ACİL YUVA İHTİYAÇLARI VAR. Keşke mümkün olsa da en azından ikişer ikişer yuva bulsalar. Çünki o zaman birbirleri ile eğlenir, daha mutlu olurlar.
Cinsiyetleri, Kınalı hariç henüz tam belli değil. Kınalı kız bebek. Diğerleri büyük ihtimalle erkek.

Lütfen, en azından bu yazıyı veya resimleri paylaşarak, arkadaşlarınızın da paylaşmasını sağlayarak onlara bir ev bulmak için yardımcı olun. Mutlaka onlara evini ve kalbini açacak birileri vardır.


ADI "SEDEF". GALİBA ERKEK.


BU ŞEKER KIZIN ADI "KINALI"

KUVVETLE MUHTEMEL ERKEK. ADI ŞİMDİLİK "İNCİ"

BU PORTAKAL KILIKLI BÜCÜRÜN DE ERKEK OLDUĞUNU SANIYORUZ. ADI "TURUNÇ"