AZ LAF, ÇOK İŞ

Polimer kil ağırlıklı, pek çok şeyin resimlenmiş yapım aşamalarını bulabileceğiniz bir blog olmasına çalışıyorum.
Internet kullanmasını bilene, açık bir okul. Pek çok hobim var ve ben bu konuda oradan çok yararlanıyorum.
Bu blog aslında biraz da borç ödemek için. Ben epey yol aldım, şimdi yeni başlayanlara da ben faydalı olayım istedim. Deneyimli arkadaşlar da blogumu severlerse, onlarla da fikir alış-verişinde bulunmak, kadayıfın kaymağı olacak :)

21 Haziran 2012 Perşembe

SİZİ ÖZLEDİM :)

Son günlerde ofis işlerim çok yoğun, iş dışındaki maillerime bile bakamıyorum. Bloglarınızı gezmeyi çok özledim. Akşamları eve gelişimiz 9'u geçiyor, Uyku bizi çok özlemiş oluyor, ilgi istiyor canımın içi. 1-2 gün de internet altyapı çalışması nedeniyle evde internet yoktu, bu gün gidince göreceğim, bakalım düzelmiş mi?
Bu sebeplerden blog filan gezemiyorum. Pazar günü sabahtan akşama kadar bilgisayarımın ve killerimin içinde olacağım. Durum raporu bundan ibarettir. Hepinizi öptüm.
Herkes iyi mi?

12 Haziran 2012 Salı

ÇINAR YAPRAKLARI VE UYKU

Bu yaprakları yapmaya elim alıştı, ilkinde çok zorlanmıştım, şimdi kolay oluyor. Rengi uygun açılıp bırakılmış plakalardan. Gerçi bir modeli ikinci kez yapmak bende kaşıntı yapıyor ama, böyle atâlet zamanlarında hiç bir şey yapmamaktan iyidir.







- Ay sen nerden çıktın?
- Anne??? Sen bensiz bensiz ne yapıyorsun bakiiim???

- Oğlum git şurdan, işim var.
- ..................
- Hişşşşşt, sana söylüyorum...
- (Sen konuşadur, ben şöyle yarım profil poz vereyim)
- Uykuuuuu, git ya, bak baba çağırıyor
- (Bir de şöyle uzaklara dalmış gitmiş bakayım, geçen gün aynada baktım, çok karizmatik oluyorum böyle)
- Başlıycam şimdi karizmandan, kalk yaaaa... Uykuuuu... Bıdı bıdı bıdı bıdı.............
- Kadın sus. Bak sinirim oynamaya başladı, kulağım düştü, gözüm seyirmeye başladı. Kalkmıyorum işte.
.... Ve kalkmadı. Zincirli yaprağın kötü çekilmiş resimleriyle idare etmek zorundayız. İnat bu ya, hâlâ oradan bana bakıyor.

10 Haziran 2012 Pazar

YAZ TEMASI UYGULAMASI

Eh artık yaz geldi. Tema değiştirme zamanıdır.
Bu temayı yaparken ruhumun derinliklerinde pusuya yatmış Aysel Gürel'le Semiha Berksoy birden bire ortaya çıktılar :)))








Şu fâni dünyada şöyle bir şapka kullanamadım ya ona yanarım :)))




Benim minyatür aslanım nasıl olmuş?

8 Haziran 2012 Cuma

YİNE KIRMIZI

Ne çok kırmızı çalıştım son zamanlarda. Hani öyle en bayıldığım renk de değil ama, kırmızı zamanlarımdayım zâhir. Elim hep kırmızılara gitmiş. Aslında sarı çalışmayı özledim, nedense elime alınca, geri bırakıyorum.
Bu arkadaşlar, epeydir fırınlanmış, resinlenmiş bekliyordu. Bu gün ikisini bitirdim. Buyrunuz.

Bu Laleye hareket vereyim dedim, farklı bir teknik uyguladım. Zincirini de, daha önce sipariş üzre yaptığım Vav Kolyede uyguladığım teknikle yerleştirdim. Osmanlı Seri'ye yeni bir model daha gelmiş oldu.






 Bu da hem Sarmaşık Seriye uyar, hem XL Seriye.




4 Haziran 2012 Pazartesi

BİLİN BAKALIM BU NE?

Bilin bakalım bu ne? Hile yapmak yok hemencecik aşağılara bakmayın.

Önce tahminlerinizi görelim......
Açıklamadan önce sizi oyalamak için ender yakalanabilen pozlarımızdan birini koyayım. Öyle kolay kolay kucağa gelmez Uyku Bey. Kedimiz var, kucağımızda kedi sevmeye hasretiz.


Hihhihiii, bu kadar oyalama yeter mi?
Efendim gördüğünüz o ucubik şey benim makarna makinasının iç organları.
Yeni alındığı zamanlarda dişlilerin arasına fazla yağ mı dökmüşlerdi nedir, iki çevirince silindirlerin kenarlarından siyah siyah yağlar çıkar, killerimin canına okurdu. Artık neredeyse sizin de arkadaşınız olan, sevgili dostum Kurtuluş "ben bunun içini açıp temizleyeyim" demek gafletinde bulumuş, makinayı sökmüştü. Eli çok yatkındır. O da bizden yani.
Sökmek kolay da, monte etme zamanı gelince, aklı kaçmasın diye kafasına şapka takmıştı. Ama sonunda başarmıştı.
Bir ara denemek için aldığım kil çok kötü çıkmış, makineden geçirince, önemli bir miktar sıvaşıp, makinamın içine sızmıştı. Her kullanımda taşanları temizlemekten fenalık geldi. Ucundan kıyısından sökmeye çalıştım, gözüm yemedi. O arada bir de vidayı tam sıkıştıramamışım ki, geçenlerde düşüverdi. 
Tam o zamanlarda tataaam Kurtuluş geldi İzmir'den. En şirin halimi takınıp, düşmüş vidayı gösterdim. Hallederiz dedi. Eh yüz bulmuşum kaçırır mıyım, "içi de temizlenmek istiyor" dedim. Tamam onu da hallederiz dedi. Belli, önceki tecrübeyi unutmuş :))) Kih kih kih Çok kötüyüm, hatırlatmaaaam.
Tam yine keçilerini kaçırmak üzereyken "geçen sefer -bunu bir daha asla açmam, açmak gerekirse git yenisini al- demiştin dedim" Terliği kafama yememek için önceden siper almıştım tabii :))))
Ama benim becerikli arkadaşım sonunda yine tek parça ve kullanılır hale getirdi. Gerçi 1 saatini filan aldı ama, Haluk ve ben kahve sigara takviyesiyle kendisine destek olduk.
Veee huzurlarınızda içi dışı pırıldamış makinem.